İnsan, Allah'ın yaratmış olduğu varlıkların en şereflisidir.
(Eşref-i mahlûkât) Zira onda bütün yaratılanlardan üstün «ruh, akıl,
irade, ilim… gibi» bazı özellikler bir araya gelmiş, bu sayede o yaptıklarından
sorumlu bir canlı olmuştur. O hâlde toplumdaki konumu ne olursa olsun, her
insan saygıdeğer ve hürmete lâyıktır. Onu küçümseyen insan, kendini
küçültmüş; onu muhterem kabul eden de kendi itibarını yükseltmiş olur.
Profesör Üstün Dökmen, bir röportajında:
“-Yere düşen ekmeğin üstüne basan insan görmedim,
ama yere düşen insanı tekmeleyen çok kişi gördüm!..” diyor ve saygılı
olmaktaki kusurlarımızı şöyle anlatıyor:
“-Birbirimize saygılı olma konusunda 3 tip temel hatamız var. Avrupa'da
yaşayan vatandaşımız, orada yerlere çöp atmıyor, ama Kapıkule'den girer
girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. «Niye burada böyle
yapıyorsun?» diye sorulduğunda, «Herkes böyle yapıyor!» diyor. Kendi fikri
olmayan insanın, duruma göre hareket etmesidir bu.
İkinci hatamız, adama göre davranmamız! Karşımızdaki adam iri yarıysa,
“Buyur Abi!”, diyoruz, ufak tefekse, “Ne var lan!..” diyoruz. Oysa ki, insanların
onuru birbirine eşittir. Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz
yerindeyse eve girerken, “Merhaba millet!' diyoruz, değilse surat asıyoruz.
Oysa keyfimiz yerinde olsun-olmasın, insanlara saygılı davranmak zorundayız.
Diyorum ki, yerdeki ekmeğe saygılı olma konusunda ülkemde mutâbakat var,
kimse basamaz, ayağıyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara. Ekmek