Dicle bir çocuğun gözlerinde yansıyor. Bu çocuk,1870'li yıllarda bugünkü Cizre'de yaşamış tarihi bir kişilik olan Kürt Beyi Mir Bedirhan'ın on altı yaşındayken tahta çıkışını da gören Bıro'dur. Çocuk Bıro, bilgi'ye âşık, sesler'e tutkundur. Yanında yöresinde duyduğu ve duymadığı bütün seslerin ardına düşer, onları ruhunda hissetmek ister. Bu isteği, onu bir sala bindirecek, Dicle'nin deli dalgalarıyla boğuşturacak, görmediği diyarlara götürecek...
Bıro böylece dengbej olur.
'Dicle'nin Yakarışı' sesler üzerine kurulmuş bir romandır. Unutulmuşların, unutulmuş sesleri üzeine.
'Siz istediniz, ben de anlatacağım. O vakit, kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin.'
'Dicle'nin Yakarışı'nın kilit cümlesidir belki bu cümle. Bir gece meclisi kurulmuştur, divanhane ağzına kadar doludur. Bıro anlatır; Musul, Ninova, Yezidilerin yurdu Laliş, Bağdat, İstanbul, Girit, Şam... Mezopotamya'nın kadim hakları; Süryaniler, Keldaniler, Kürtler, Yakubiler, Yahudiler, Ermeniler, Türkmenler...
Bu romanda olağanüstü bir tarihiçi gezi var; bizden önceki medeniyetlerin, Babil'in, Ninova'nın, Asur'un; Medlerin ülkesinden geçiyoruz. ve kitabı okuyup bitirdiğimizde, 'Biz nasıl da zengin bir kültür yatağında otuyormuşuz da haberimiz yokmuş' duygusunu yaşıyoruz.
'Dicle'nin Yakarışı'nın kahramanı Dengbéj Bıro, anlatmaya devam ediyor. Dur durak bilmeden, kurulan meclislerde, yakılan kandil ışığının altında, etrafını saran geleceğin dengbéjlerine anlattıkça anlatıyor. Bu kez Bıro, Mezopotamya'nın dışına çıkıyor. Bedirhan İsyanı'nda esir alınmış arkadaşlarıyla birlikte Anadolu topraklarını görüyor, Karadeniz'in hırçın dalgalarını, İstanbul'un hay huyunu, padişah sarayını, dönen entrikaları, yitip gidenleri, Girit'e yol almakta olan bir sürgün gemisinde hasreti, uzaklıkları, çaresizlikleri, Şam'da düşmanlıkları, aşkı, küçük mutlulukları, Bedirhan'ın hayal kırıklıklarını, bekleyişleri, sayılan yılları, hayal edilen toprakları, uzakları, yakınları anlatıyor. Peşini bırakmayan sessizliklerin sesi eşiğinde Mezopotamya ahalisinin, özellikle Kürtlerin üzerine gelmiş olan boranları, tufanları, toprağın gazabını, egemenlerin kılıçlarını, kesip biçen fermanları... Bıro'nun sesine kulak verin, aslında o, sizin hikâyenizi anlatıyor...
yaw o kadar öğrenci var sitede ama kimsenin buralara baktığı yok.. çok sıkılmışlar galiba o kadar kitap okumuşlar yaa.. baksana zuzu yine bi ben varım böle konulara bakan bide okusaydım tam süper olucaktı vallaha..
__________________
TabuTlara sığmayacak kadar inTihar var , şeyTanın siparişi..
dünyanın ninnisi olmuş sirenler , Ya RAB bizi özler...
şah damarım aTTıkça yaşını silerim çeşmin , solar hayaT resmin..
umuT nerdesin yine biTTin , nerelere giTTin , ben seni göremeden...
yaaaa kesinlikle okumalısınız mehmed uzunu..yitik bir aşkın gölgesinde ve aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık adlı 2 kitabı özellikle harika...tşkler zuzu
hevalen pir heja evan pirtuken kurdi hatine nivisandin.pewiste ku em evan kurdi bixwini. mehmed uzun tirki ji dizanibu bi nivise le bele kurdi nivisandiye ku em kurdi bixwinin ,em zimane xwe ji bira meken.spas.....
teşekkürler zuzu çok güzel bir konu açmışsın gerçekten Mehmet U ZUN kitapları çok güzel ve oldukça akıcı oluyor okurken yormayan harika yapıtlar ben bu kış başından bu yana onun kitaplarını okudum inanın insan elinden bırakmak istemiyor.herkese tavsiye ederim
__________________
Hayat; vektorel kısa bir çizgiden ibaret. O nu dilediğinizce çizin. Çizin, çizin... KORKMAYIN