>İstihbarat dünyasında "kuş yumurtası üretmek" diye bir deyim vardır.
>Diyelim ki X ülkesinde bundan 20 sene sonra yapmak istediğiniz uzun
>vadeli bir operasyon var. Bu operasyon için size çeşitli kışkırtıcı
>lazım ve en güvenilir kışkırtıcı kendi yetiştirdiğinizdir. Bu iş için
>yetenekli ama
>geleceği parlak olmayan zayıf karakterli bir "yumurta" bulunur.
>
>Mesela bu genç üniversitede devşirilir ve aşama aşama önce öğretim
>görevlisi daha sonrada medya parlatmalara ve şirket sponsorluklarıyla
>ülkede
>sözü
>dinlenen bir Profesör haline getirilir. Gerekirse tüm araştırma ve
>kitapları da eline hazır olarak verilir.
>
>Ülkedeki insanlar bu kişinin yazdığını sandıkları muhteşem eserleri
>okur ve ona olan saygıları artar. Böylece yumurta kuluçka aşamasını
>bitirmiş
>ve
>çatlayıp güzel bir kuş olma zamanı gelmiştir.
>
>Belirlenen zamanda bu profesör medya yoluyla müthiş radikal açıklamalar
>yapmaya başlar ve tüm ülkeyi karıştırır.
>Aynı anda kendisi gibi yetiştirilen diğer yumurtalarda farklı
>faaliyetlere girişirler. Neyse konu uzun benim yerim dar ama ilgilenenler
>için Doğu
>Bloğunun çöküş dönemine bakmalarını salık veririm.
>
>Bu alakasız konudan sonra gelelim Orhan beye.
>
>Ferit Orhan Pamuk Beyin (kimsenin bilmesini istemediği göbek adı
>(Ferit'tir) aslında ülkesine bu kadar muhalif olmasına bir sebep yoktur.
>Hani fakir
>ve hayatını zorluklar içinde geçirmiş, içerde yatmış birisi olsa belki
>anlayacağım ama Orhan Pamuk sülalece aristokrat tabakasına mensuptur ve
>bugün eleştirdiği devletin çok ekmeğini yemiştir.
>
>Mesela dedesi Cumhuriyetin ilk mühendislerindendir ve özellikle
>Atatürk, İnönü dönemlerinde yapılan demiryolu hamlesinde büyük ihaleler
>alıp
>kısa zamanda zengin olmuştur. Oğulları bu koca servetin büyük kısmını
>sefahatle tüketseler de Orhan Pamuğun zengin bir hayat sürmesine yetecek
>kadar
>servet kalmıştır. .
>
>Peki, Orhan Pamukta oluşan bu sistem düşmanlığı nereden kaynaklanıyor
>ve acaba "yapay" bir düşmanlık mı sorularına cevap arayalım.
>
>Orhan Pamuğun hayatının ilk evrelerine baktığımız zaman koca bir
>başarısızlık olduğunu görüyoruz. 30 yaşına kadar iki okul değiştirmiş
>ve sırf askerliğini kısa dönem yapmak için Gazetecilik okumuş bir insan.
>İlk başlarda ressam olmak isterken sonra yazarlığa sarıyor. Yıllarca evinin
>odasına kapanarak ödüller alan ama kimsenin para vermek istemediği
>romanlar yazıyor. Tam artık buraya kadarmış aşamasına geldiği anda sihirli
>bir
>değnek değmiş gibi Orhan Pamuğun kitapları satmaya ve yurtdışında tanınmaya
>başlıyor.
>
>Peki, bu sihirli değnek acaba nerede değmiş olabilir. Benim kanaatimce
>bu değneğin izini Amerika'da sürmek lazımdır.
>
>Amerika'ya gitmeden önce Orhan Pamuk üzerinde derin etkileri olduğu
>anlaşılan birisinden bahsetmek lazım. Bu kişi Orhan Pamuğun erkek
>kardeşi Şevket Pamuk.
>
>Şevket Pamuk Orhan Pamuğun ilk dönemlerinin aksine oldukça başarılı bir
>insan. Amerika'da Yale, Berkeley gibi sağlam üniversitelerde ekonomi
>okuduktan sonra Türkiye'de birçok üniversitede ders veren Şevket
>Pamuk, Osmanlı ekonomisi üzerinde tanınmış bir uzman. Kendisi pek çok
>yabancı
>üniversitede Osmanlı ve Türkiye ekonomisi üzerine dersler vermiş.
>
>Bu üniversitelerden en ilginci İsrail'de bulunan Negev Ben Gurion
>üniversitesi. İsmini İsrail'in ilk başbakanı, İsrail'in kurucularından
>ve hatta anarşik faaliyetleri yüzünden Osmanlı tarafından Filistin'den
>kovulacak kadar fanatik Siyonist olan David Ben Guriondan almıştır.
>
>Üniversitenin derslerini MOSSAD'ın da ilgiyle takip edip raporlar
>hazırlattığı bir "Ortadoğu Çalışmaları" bölümü bulunmakta. İşte sayın
>Şevket Pamuk böylesine kaliteli bir bölümde (!!!) ders verebilecek kadar
>yetenekli bir ekonomi uzmanımız.
>
>Ben Gurion üniversitesinin başında 14 sene Dünya Bankası’nda çalışmış
>ve daha sonra bu başarılarından ötürü Rotary ve Lions kulüplerinin 2000
>yılının adamı olarak seçtikleri Prof.Avishay Braverman bulunmakta.
>Böylesine
>başarılı bir ekonomistin yönettiği üniversitede ekonomi dersi vermenin
>önemini anlamışsınızdır. İşte Orhan Pamuğun kardeşi Şevket Pamuk bu
>kadar değerli bir hocamız.
>
>Evet, biz Orhan Pamuğun Amerika yolculuğuna dönelim gene.
>
>1985–1988 arasında tam üç sene Amerika'da kaldı Orhan Pamuk. Bu dönemde
>Amerika'da harıl harıl kitap yazmanın dışında çok önemli bir kursu da
>başarıyla bitirdi. Bu kurs Iowa üniversitesi bünyesinde verilen
>International Writing Program (IWP) isimli çok ilginç bir kurs.
>
>Kursun amacı dünyanın değişik bölgelerinden gelen ve kendilerinde
>potansiyel görülen yazarların Amerikan hayatını tanımaları ve kitaplarını
>yazabilecek güzel bir ortama kavuşmaları.
>
>Bu " iyiliksever" programın bünyesinde her sene 20 kadar yazar
>ağırlanıyor.
>İşte Orhan Pamuğun bu kurstan sonra hayatı değişti. Yani onun deyimiyle
>"Bir kursa gitti hayatı değişti". Bu arada kurstan 2004 senesinde mezun
>olan
>
>bir başka Türkün ismi de MAHİR AKTAŞ, aklınızda bulunsun çünkü geleceği
>parlak.
>
>İnsan düşünmeden edemiyor bu üniversite bu kadar insanı çağırıp onları
>aylarca yedirip içirecek ve ağırlayacak parayı nereden buluyor diye.
>
>Cevabı basit.
>
>Bu yazar eğitim kursu programının baş sponsoru Amerikan Dışişleri
>Bakanlığı.
>
>Orhan Pamuğun şansı Amerika'da bundan sonra oldukça açılıyor.
>
>Baktığımız zaman Orhan Pamuğun Amerika'da basılan kitaplarının tamamına
>yakını aynı yayınevinden çıkmış. Bu yayınevi Random House.
>
>Yayınevinin sahipleriyse dünyaca ünlü Alman Bertelsmann yayıncılık.
>Bertelsman'ın kurucusu ve şu anda emekli hayatı süren dünyanın en
>zenginlerinden Reinhard Mohnda sihirli değnek örneklerinden. Bay Mohn
>ikinci Dünya Savaşı'nda General Rommelin Afrikakorps birliğinde
>asteğmen olarak savaşıyor. Burada Amerikalılara esir düşerek Kansas da bir
>esir
>kampına tıkılıyor. O zamana kadar kitaplara ilgi duymayan Mohn biranda
>kitapsever oluveriyor. Savaştan sonra komünizm tehdidi altındaki
>ülkesine dönen Mohn aniden bir yayınevi açarak ilahi kitapları ve dini
>kitaplar
>basmaya başlıyor. İşte Bertelsmanyn kuruluşu böylesine
>mütevazı.
>
>1991 senesinde emekli olduğu zaman Bertelsmanyn dünyanın en büyük
>yayıncılarından ve kendisi de Karun kadar zengin. Bu Amerikalılar
>asteğmen Mohn'a esir kampında ne yedirdilerse adam başarının sırrını
>buluveriyor
>bir anda. Bertelsmanyn bir diğer ilginç özelliği Doğan Holding'le 2001
>senesinde Müzik piyasasına yönelik bir ortaklığa gitmeleri. Bu
>ortaklığın tüm görüşmeleri bizzat Aydın Doğanın kızı Hanzade tarafından
>yapıldı.
>Buna göre bu an Türkiye'de yayınlanan pek çok yabancı müzik albümü hep
>bu ortaklığın sayesinde Türkiye'ye ulaşabiliyor.
>
>İşte bu büyük grup Orhan Pamuğu çok sevmiş olacak ki tüm kitaplarını
>satsa da satmasa da ısrarla onlar basıyorlar.
>
>Orhan Pamuğun en büyük başarılarından biri de dünyaca ünlü IMPAC
>Dublin ödülünü almış olması. Bu ödül öylesine basit bir onurluk değil
>tabii ki.
>Çünkü ödül jürisi "Benim adım Kırmızı" kitabını öylesine beğenmiş ki
>birde hediyesi olarak 115 bin dolar vermişler.
>
>Peki, bir Türk yazarına kendisiyle aynı mesleği yapan çoğu
>meslektaşının hayatları boyunca bir arada göremeyeceği meblağı veren
>kurumun
>
>arkasındaki
>güç kim.
>
>Bu şirket ödüle ismini veren IMPAC şirketi.
>
>IMPAC tüm dünyada yaygın yönetim danışmanlığı hizmetleri veren bir
>Amerikan şirketi. Yönetim danışmanlığı adı altında güzel istihbarat
>hizmetleri verdiği de bilinir. Şirketin başındaki Dr James Irwin İrlanda'yı
>ve
>kitapları çok sevdiği için böylesine güzel bir ödül ortaya çıkarmış ve
>her sene başarılı bir yazara bu ödül veriliyor.
>
>Edebiyatsever dostumuz Bay Irwin çok da aktif birisi. Kendisi
>Amerika’nın önde gelen Cumhuriyetçilerinden ve Amerikan ordusuyla arası
>harika. O kadar harika ki Amerikan Askeri akademisi West Point'den üstün
>hizmet
>ödülü almış.
>
>Orhan Pamuğa verilen ödülün sponsoru Bay James Irwin "International
>Democratic Union" derneğinin de baş üyesi ve muhasebecisi. Bu dernek
>dünya çapındaki merkez sağ partileri bir araya getirmek için kurulmuş.
>Kurucuları arasında Ronald Reagan, Margaret Thatcher, Baba George Bush,
>Helmut Kohl ve Jack Chirac gibi önemli isimler de bulunmakta.
>
>Derneğin Türkiye'den de iki üyesi var. Bunlar Anavatan Partisi ve Doğru
>Yol Partisi. Derneğin bu anki başkanı Avustralya’nın Amerikan yanlısı
>başbakanı John Howard.
>
>James Irwin bunun dışında Washington da bulunan "Center for Democracy"
>derneğinin de üyesi. Tüm dünyaya Amerikan demokrasisi getirme
>amacındaki bu derneğin en ilginç siması artık hepimizin tanıdığı Henry
>Kissinger.
>Kissinger dendi mi o demokrasinin nasıl geleceğini hepiniz tahmin
>edersiniz herhalde.
>
>Orhan Pamuğun otuz yaşlarına kadar odasından çakmayan biri olarak çok
>büyük aşamalar kaydettiği büyük bir gerçek. Şu anda kazandığı ünün ve
>paranın keyfini çıkarmakla meşgul. Taksim meydanına yakın ve muhteşem
>boğaz manzaralı teras katında yeni eserleriyle uğraşıyor. Duvarlarında
>Japon
>edebiyatına kadar tasnif edilmiş yüzlerce kitap bulunan lüks dairesini
>sadece çalışma amaçlı kullanıyor ve bazen de yakın dostlarıyla yemek
>yiyor.
>
>Bu eve sık sık gelen yakın dostlardan biride Yahudi asıllı Amerikan
>gazetecisi Jeri Liber di. Bu şahsiyeti hafızası güçlü olanlar
>hatırlayacaklardır. Kurucusu olduğu insan hakları izleme komitesini
>temsilen Türkiye'deki insan Hakları ihlallerini konu alan bir rapor
>yazmıştı. Sonra bu rapor kitap haline de dönüştürüldü. Bu raporda Türk
>ordusunun Kürtlere katliam yaptığını iddia edilmiş ve Türk ordusuna
>açıkça "serseriler" diye hitapta bulunulmuştu. Bu kitabın çevirisini yapan
>Ertuğrul Kürkçü ve Ayşe Nur Zarakoğlu hakkında dava açılınca Jeri Liber
>onlara
>destek vermek için hemen Türkiye'ye gelerek mahkemelere katılmıştı.
>
>Herhalde Sayın Orhan Pamuğun fikirlerinin oluşmasında Jeri Liberl’e
>özel teras katında yaptığı yemekli sohbetlerin büyük etkisi olmuştur.
>
>Kaynak, HB,VG
ben Orhan pamuk'un o ödülü hakettiğini ve bazı hazımsız insanların bu yönde karalamalar yaptığını düşünüyorum.
haklı olsalar bile bu onun iyi bir yazar olduğu gerçeğini değiştirmez.