Yine aynı bankta oturuyorum bugün ancak sabah değil bir akşam üstü vakti.
Karşıda karlı beyaz tepelerin ardında görünmesede battığı aşikar olan bir güneş var, hissediyorum. Serçeler ben gelmeden doyurup karınlarını çekilivermişler, ama çaycı yerli yerinde, görürgörmez açık çayımı elime tutuşturup uzaklaşıverdi, cebimdeki yarım simiti ise canım istemiyor bugün.
Ufak bir esintiyle hem yağan seyrek kar taneleri hemde çınarın üzerinden düşenler yine bir tül gibi üstümde raks etmekte.
"Ah istanbul" yazabildim şuana kadar bomboş sayfaya sanki mecburmuşum gibi bir zorunlulukta hissetmiyorum. dursun kenarda diyerek yanıbaşıma koydum bir kar öbek şeklinde düşüverdi birden kağıdın üstüne,ah istanbulun tamda altına denk geldi kağıt ıslanıverdi yazıda tabi,hey gidi çınar seninde içinden gelmedi sanırım bu akşam yazmam. belkide senin anlatacaklarını dinlememi bekliyorsun yok yok anlatma hep iyi bir dinleyici olup ama anlatamamaktan bazı şeyleri yakınırdım. ama artık anladım ki ben anlatmışım ama beni anlamamışlar. sende biliyorsun hani şiirler yazdığım besteler yaptığım bir ilham perim vardı hatırladın değilmi? bu bankta oturmuştuk birkaç kez ne sitemler etmişti burda ben sus diye uyardıkça açılmıştı hani oysa yaşananlar bir bende kalmalıydı bir onda, fakat sen bile duydun işte diğerlerini bilmiyorum artık.
Birşeyler karalamak istiyorum ama kağıdım ıslandı, ha neyse simidimin hafif sarı saman kağıdı var işimi görür yok O'na yazmıcam merak etme anlattıklarım ne ifade ettik ki yazacaklarım etsin.. hani demiş ya ozan Veysel
" anlatmam derdimi dersiz insana
dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
derdim bana derman imiş bilmedim
hiç bir zaman gül dikensiz olamaz
gülü yetiştirir dikenli çalı
arı her çiçekten yapıyor balı
kişi sabır ile bulur kemalı
sabretmeyen maksudunu bulamaz"
İşte böyle ey çınar bugünde gün akşam oldu, çaycı bile gitti bardağını unutup ve bende gideceğim az sonra buralar sana emanet umarım üzerine kazınan M ve N harflerinin üstüne yapıştırılan o kirli sakallı adam resmini yırttım diye bana kızmadın. çünkü o harfleri kazıyan bu eller üstünü kirletenleride söküp atmasını bilir. hadi kal sağlıcakla. belki yarın gelmem, gelemem birdaha, sen yinede çayımı söyle, açık olsun......