(kalkar gibi usulca denizlerin teninde gemiler
ayırsalar ayrılmıyor/bıraksalar nasıl kavuşuyorduk!)
ayrılık ülkesinde delikanlılar,bıyıkları dişlenmekten uç vermez gibi
ne garip,ölmek sanıyor çocuklar geceleri
o denizlerde balık tutmak,martı olmak bize göre iş değil
bir kartal kanadı olmak isteriz dağlarımızda bir bıraksalar
bir bıraksalar ay ışığının perçemini dağlara düşürdüğü o aydınlıkta
en güzel çiçeklerle kucaklayabiliriz sizi
beni doğrultun,beni diriltin,ayıltın beni
ayrılmayalım!
çünkü kendimizden başka sığınacak sokağımız yok gibi...
*
tepeler yaptılar,ölü tepeler böyle otların yeşermediği
yangınımızdan başka ne bıraktılar ey sıkıntı ülkesi?
sıkıntı ülkesinde her çocuk nereye gitse yanında taşır öfkesini
cıgarasını içerken,bir kadını severken taşır
hep aynı gök için yorgunluğu/yorulur,yorulduğu yerlere taşır
neyi var ki ölümlerinden başka,ama yağmur olmaktır güzelliği
bu yağmura bir gök gerek ey sıkıntı ülkesi
ufuklar kızarmaktan yoruldu,bu yağmura bir gök!
*
bu ses dargın ses,yorgun ses,uslanmaz ses
yangında haklı,türküde güzel
ve tutuşan her ayrılıkta saklıdır gizi
toplayıp günaydınlarına çocukların en güzel şiirleri
elbet sileriz sararan fotograflarda kabaran bin kederi
ayrılmayalım!
çünkü kendimizden başka sığınacak sokağımız yok gibi...