Hayata hep yanlış yerden tutunmuşum meğer
ateşe aldanmışım önce etrafıma ışık saçtığımı zannedip kendimi yakmışım içinde
oysa bilmez miydim hiçbir ateşin bir başka ateşle sönmeyeceğini
gene yanlış yoldaydım
gökten tutunmayı denemiştim
bırakırsam tutunduğum boşlukta biliyordum uçmanın tadına varacaktım
sonra yere çakılıp nerde yanlış yaptığımın sorusunu soracaktım kendime
sonunu bildiğim şeyi yapmıştım gene
dedimya hayata yanlış yerden tutunmuşum hep
nehirlere dokundum
sonsuz bir mavilikte ilerlemenin tadına varacaktım
boğulmayı gözden çıkarmıştım
evet bu defa hesapta olmayan bir şey vardı
boğulmadım belki
çıkmaz bir kuyuya saplanmıştım
nehir beni en uzaklarına vurdu
denizdeydim artık
ve en derin tatlı maviliklerde boğulmuştum.
yeryüzünden tutunamadım hayata
ayaklarımın üstünde kalamadım
kolayı buydu belki ben yapamadım
hayat kitabıma yanlış sayfadan başladım
tekrardan yazamadım
şimdi yorgun gözlerime bakıp seviyorum gidiyorum diyorsunya
senden tutunmuştum hayata bilmiyorsun
hayat beni kollarına almadı
bu öyküde yarım kaldı...
Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...